Günberi ve Günöte Neden Oluşur? Varlığın Döngüsünde Kozmik Denge Üzerine Felsefi Bir İnceleme Bir Filozofun Bakışı: Yakınlık ve Uzaklığın Ontolojisi Evrenin en sessiz anında bile bir düzen vardır. Dünya, Güneş’in etrafında dönerken yalnızca bir gezegenin hareketini değil, varoluşun ritmini de temsil eder. “Günberi” ve “günöte”, yani Dünya’nın Güneş’e en yakın ve en uzak olduğu noktalar, aslında yalnızca astronomik olaylar değildir; bunlar, varlıkla yokluk, yakınlıkla mesafe, bilgiyle bilinmezlik arasındaki kadim dengenin sembolleridir. Ontolojik olarak bu iki nokta, varoluşun iki uç halini yansıtır: Yakınlık — yani günberi — varlığın ısınması, yoğunlaşması, kendine yaklaşmasıdır. Uzaklık — yani günöte — varlığın genişlemesi, çözülmesi, uzaklaşarak…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Gastroenteroloji Kim Sevk Eder? Bedenin Yolculuğuna Felsefi Bir Rehber Bir filozofun gözünden bakıldığında insan bedeni, yalnızca etten ve kandan oluşmuş bir yapı değildir; o, varoluşun deneyimlendiği ilk mekândır. Mide, bağırsak, karaciğer… Hepsi yalnızca organlar değil, insanın içsel düzenini temsil eden metaforlardır. Bu nedenle “Gastroenteroloji kim sevk eder?” sorusu, yüzeyde tıbbî gibi görünse de aslında derin bir varlık sorusudur. Kim bizi iç dünyamıza gönderir? Hangi güç, hangi otorite, hangi farkındalık bizi “içimize bakmaya” çağırır? Epistemolojik Perspektif: Bilgi, Bedenin İçinden Mi Doğar? Epistemoloji, bilginin doğasını sorgular. Modern tıpta bir hasta, genellikle bir aile hekimi ya da iç hastalıkları uzmanı tarafından gastroenterolojiye sevk…
Yorum BırakEn Uzun Helikopter Kaç Metre? Tarihin Kanatlarında Bir Yolculuk Bir tarihçi olarak, makinelerin hikâyesine bakarken yalnızca metalin ve motorun soğukluğunu değil, insanlığın hayal gücünü de görürüm. Helikopterler, gökyüzüne olan kadim merakımızın modern çağdaki yankısıdır. Antik dönemlerde İkarus’un balmumundan kanatlarıyla başlayan bu arayış, 20. yüzyılda rotorların dönme sesiyle vücut buldu. Bugün, “en uzun helikopter kaç metre?” sorusu, yalnızca teknik bir merak değil; insanlığın mühendislikte sınır tanımayan ruhunun da bir yansımasıdır. Uçma Hayalinin Başlangıcı Uçma fikri, binlerce yıldır insanlığın ortak düşü olmuştur. Çinli mucitlerin bambudan oyuncak helikopterleri, Leonardo da Vinci’nin helisel hava vidası tasarımı gibi örnekler, bu hayalin ilk adımlarıydı. Rönesans döneminde…
Yorum BırakKapsül Kaç Dakikada Kana Karışır? Bilim, Gerçekler ve İnsan Hikâyeleriyle Bir Yolculuk Bazı sorular vardır ki günlük hayatın içinde kulağa küçük ama merak uyandırıcı gelir. “Kapsül kaç dakikada kana karışır?” da tam onlardan biri. Belki sabah içtiğiniz vitamin kapsülünü düşünüyorsunuz, belki de doktorun verdiği ilacın ne zaman etki edeceğini merak ediyorsunuz. Ne olursa olsun, bu sorunun yanıtı yalnızca tıbbî değil, insan hikâyeleriyle de dolu bir yolculuğa açılıyor. Gelin birlikte bilimsel veriler, gerçek deneyimler ve biraz da yaşamın içinden örneklerle bu sorunun derinlerine inelim. Kapsülün Yolculuğu: Yutulduğu Anda Başlayan Serüven Bir kapsül yuttuğunuz anda hikâye başlar. İlk durak ağız ve yemek…
Yorum BırakBasmakalıp Ne Demek Klişe? Antropolojik Bir Bakışla Kültürel Kalıpların İzinde Bir antropolog olarak her kültürün, her toplumun kendine özgü bir hikâyesi olduğuna inanırım. Ancak bu hikâyelerin içinde tekrar eden bir şey vardır: basmakalıp düşünceler, davranışlar ve semboller. Onlar, kültürün hem tutkalı hem de zinciridir. İnsan toplulukları, kimliklerini korumak için kalıplar üretir; ama bazen bu kalıplar, düşünceyi kısıtlayan klişelere dönüşür. Peki, “basmakalıp ne demek” sorusu sadece bir dil sorusu mu, yoksa kültürün kendisini anlamanın bir yolu mu? Basmakalıp ve Klişe Ne Anlama Gelir? Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “basmakalıp” sözcüğü, “herkesçe söylenen, yinelenen, özgünlüğü olmayan söz veya düşünce” anlamına gelir. Benzer…
6 YorumYolunu Kaybetmek Deyim mi? Tarihin Kırılma Noktalarında İnsan ve Toplumun Arayışı Bir tarihçi olarak geçmişin izlerini takip ederken fark ederim ki insanlık, zaman zaman kendi yolunu kaybeder. Tıpkı bir bireyin yönünü şaşırması gibi, toplumlar da tarih boyunca belirsizliklerin içinde savrulmuş, sonra yeniden yön bulmuştur. Yolunu kaybetmek sadece bir deyim değil, aynı zamanda insanlığın hafızasında derin izler bırakmış bir metafordur. Çünkü kaybolmak, yeniden bulmanın ön koşuludur. Deyim Olarak Yolunu Kaybetmek: Dilin Hafızasındaki Arayış Yolunu kaybetmek Türkçede mecaz anlamlı bir deyimdir. Kişinin yönünü şaşırması, ne yapacağını bilememesi, hedefinden uzaklaşması anlamında kullanılır. Ancak bu deyim, yalnızca bireysel bir karmaşayı değil; toplumsal ve tarihsel…
8 YorumY Köyü Nereye Bağlı? Toplumsal Yapının Derin Katmanlarına Bir Bakış Bir sosyolog olarak, köylerin yalnızca coğrafi sınırlarla tanımlanmadığını, aksine toplumsal ilişkilerin, kültürel normların ve kimlik dinamiklerinin şekillendirdiği canlı organizmalar olduğunu düşünüyorum. Y köyü sorusu, aslında yalnızca idari bir bağlantıyı değil; bir topluluğun tarihsel, kültürel ve duygusal bağlarını da gündeme getiriyor. “Nereye bağlı?” sorusu, haritadan çok daha fazlasını sorgulayan bir sorudur — aidiyetin, kimliğin ve ortak yaşamın nereye yöneldiğini anlamaya çalışan bir çağrıdır. Köy ve Aidiyet: Coğrafyadan Fazlası Her köy bir hikâye anlatır. Y köyü de bu hikâyelerin bir örneği olarak karşımıza çıkar. Coğrafi olarak bir ilçeye, bir ile bağlı olabilir;…
Yorum BırakKan Uzmanı Nedir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış Sağlığımızın en temel göstergelerinden biri olan kan, bedenimizin sessizce çalışan en hayati unsurlarından biridir. Fakat bu sessiz kahramanı doğru anlamak ve onunla ilgili sorunları çözmek için bir başka kahramana daha ihtiyaç duyarız: Kan uzmanına. Bu yazıda, kan uzmanının ne yaptığını anlatırken konuyu sadece tıbbi bir çerçevede bırakmayıp; toplumsal cinsiyet rolleri, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi önemli dinamiklerle de ele alacağız. Çünkü sağlık hizmeti yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda sosyal bir meseledir. Kan Uzmanı Kimdir ve Ne Yapar? Kan uzmanı, tıp literatüründe “hematolog” olarak adlandırılır. Bu uzmanlar, kan ve…
Yorum BırakMerhaba sevgili okur — bugün birlikte “Kale Savunma” ismini daha net anlamaya çalışacağız. Kimindir, yapısı nasıl, savunma sanayi içindeki yeri nedir? Bilimsel bir merakla ama sade bir dille bu soruların peşine düşeceğiz. — Kale Savunma: Kimi Temsil Ediyor? “Kale Savunma”, aslında doğrudan “Kale Grubu” çatısı altında yer alan bir savunma sanayi şirketidir. Kale Grubu, kökenini seramik üretiminden alan Türkiye merkezli çok sektörlü bir holdingdir. ([Vikipedi][1]) Kale Savunma’nın kuruluş hikâyesine bakarsak: şirket, “Kale Torna” adıyla 1974’te İshak Dönmez önderliğinde kurulmuş bir imalat atölyesi olarak başladı. ([ostimsavunma.org][2]) Zamanla, savunma sanayiye yönelik talaşlı imalat, montaj ve sistem bileşenleri üretimi alanına yöneldi. 2015 yılında…
Yorum BırakGözetim Tebliği Nedir? Kültürlerin Aynasında Bir Antropolojik Okuma Bir antropolog için her toplum, kendi içinde bir anlam evrenidir. Ritüeller, semboller ve davranış biçimleri, o toplumun dünyayı nasıl gördüğünü anlatır. Gözetim Tebliği kavramı da bu bağlamda yalnızca hukuki bir düzenleme değildir; aynı zamanda bir kültürel göstergedir. Toplumların birbirlerini ve kendilerini nasıl denetlediklerini, nasıl görünür kıldıklarını ve bu görünürlüğe hangi anlamları yüklediklerini açığa çıkarır. Peki, “gözetim” neden bu kadar evrensel, ama aynı zamanda bu kadar yerel bir olgudur? Ritüellerin Gözü: Toplumsal Düzenin Antropolojisi Her kültürde bir “göz” vardır. Bu göz bazen tanrısal, bazen devletsel, bazen de topluluğun kendi vicdanıdır. Gözetim, bu gözün…
Yorum Bırak