Gulyabani Efsanesi Nedir? Korkunun Öğretici Gücü Üzerine Pedagojik Bir Bakış
Öğrenmek, sadece bilgi edinmek değil; duygularla, sembollerle ve hikâyelerle anlam kurmaktır. Bir eğitimci olarak her zaman şuna inanırım: öğrenme, insanın kendine ve dünyaya dair algısını dönüştüren bir süreçtir. Bu nedenle halk efsaneleri, masallar ve mitler, sadece kültürel miras değil; aynı zamanda güçlü bir pedagojik araçtır. İşte “Gulyabani efsanesi” de bu bağlamda, korku ile öğrenme arasındaki ilişkiyi anlamamız için mükemmel bir örnektir.
Gulyabani Efsanesi: Karanlıkta Öğreten Bir Hikâye
“Gulyabani”, Türk halk anlatılarında gece ortaya çıkan, insanları korkutan bir varlık olarak tanımlanır. Görünmez, ama hissedilir; görülmez, ama davranışları yönlendirir. Bu yönüyle Gulyabani, bireyin karanlıkla kurduğu ilişkiyi temsil eder. Çocuklar için bu bir korku hikâyesidir; yetişkinler içinse toplumsal bilinçaltının bir sembolüdür.
Pedagojik açıdan bakıldığında, bu efsane sadece korkutmak için değil, aynı zamanda kontrol, merak ve bilinç geliştirme için kullanılmıştır. Korku burada bastırıcı değil, öğretici bir araçtır. Çocuk, bilinmeyenle yüzleşirken duygusal zekâsını ve bilişsel dayanıklılığını geliştirir.
Öğrenme Teorileri Bağlamında Gulyabani
1. Davranışçı Yaklaşım:
Davranışçı öğrenme teorisine göre, birey ödül ve ceza sistemiyle öğrenir. Gulyabani efsanesinde “geceleri dışarı çıkarsan Gulyabani seni alır” mesajı, bir tür negatif pekiştirme işlevi görür. Çocuk, davranışlarını korku üzerinden düzenler.
2. Bilişsel Yaklaşım:
Bilişsel kuram açısından Gulyabani, soyut düşünme sürecini tetikler. Çocuk, somut bir varlık yerine görünmeyen bir tehdidi anlamlandırmaya çalışır. Bu süreç, imgelem gücünü geliştirir. Aslında çocuk burada korkuyu değil, anlamayı öğrenir.
3. Sosyo-Kültürel Yaklaşım (Vygotsky):
Vygotsky’nin görüşüne göre öğrenme, sosyal etkileşimle şekillenir. Gulyabani efsanesi, bireyin toplumla ilişkisini düzenleyen kültürel bir araçtır. Toplum, hikâyeyi aktararak hem değerleri hem de sınırları öğretir. Yani Gulyabani, bireyin toplumsal aidiyet duygusunu güçlendiren bir anlatıdır.
Korku Pedagojisi: Duygusal Öğrenmenin Gücü
Eğitimde korku genellikle olumsuz bir duygu olarak görülür. Oysa doğru kullanıldığında korku, öğrenmenin motivasyonel gücünü artırabilir. Gulyabani efsanesinde korku, cezalandırıcı değil; farkındalık yaratıcı bir araçtır. Çocuklar, bu hikâyeler aracılığıyla hem kendilerini hem çevrelerini tanır.
Modern pedagojide bu durum, “duygusal öğrenme” başlığı altında incelenir. İnsan, sadece bilgiyle değil, hisle de öğrenir. Bir çocuk Gulyabani’yi duyduğunda, yalnızca korkmaz; aynı zamanda sorgular:
“Gerçekten var mı?”
“Peki neden beni korkutuyorlar?”
Bu sorular, onun eleştirel düşünme becerisinin ilk adımlarıdır.
Toplumsal Etkiler: Gulyabani’nin Sosyal İşlevi
Gulyabani sadece bireysel bir korku figürü değil, aynı zamanda toplumsal düzenin sembolüdür. Efsane, sınırları öğretir; normları hatırlatır. Çocuğa “geceleri evde kal” mesajı verirken, topluma “korkunun da bir düzeni vardır” der.
Bu yönüyle Gulyabani, eğitimin toplumsal boyutunu da yansıtır. Halk anlatıları, yazılı olmayan birer kültürel ders kitabıdır. Ve her nesil, bu hikâyeleri yeniden anlatarak kendi pedagojik değerlerini şekillendirir.
Provokatif Bir Soru:
Bugünün eğitim sistemi, Gulyabani’nin yerini neyle doldurdu?
Efsanelerle öğrenen çocukların yerini ekranla öğrenen nesiller aldıysa, duygusal derinlik nereye gitti?
Sonuç: Korkudan Bilince, Efsaneden Eğitime
Gulyabani efsanesi, insanın bilinmeyenle ilişkisinin bir metaforudur. Öğrenme ise bu bilinmeyeni anlamlandırma çabasıdır. Pedagoji açısından Gulyabani, korku yoluyla değil, farkındalık yoluyla öğrenmenin önemini vurgular.
Bir eğitimci için bu efsane, şu gerçeği hatırlatır:
Her çocuk kendi Gulyabani’siyle karşılaşır. Kimi bunu bir sınavda, kimi bir başarısızlıkta, kimi de bir korkuda yaşar. Ama öğrenme, o korkuyu anlamlandırabildiği anda başlar.
“Gulyabani efsanesi nedir?” sorusu bu nedenle sadece folklorik bir merak değil, pedagojik bir çağrıdır:
Korkularımızı nasıl öğretiyoruz?
Ve daha da önemlisi — öğrencilerimiz, bu korkularla nasıl öğreniyorlar?